2 Aralık 2023 Cumartesi

TEKNOLOJİNİN SİNSİ YÖNÜ: MODERN KÖLELİK



Merhaba arkadaşlar,

Bu yazımda, teknolojinin bize getirilerinin yanında bizden neler götürebileceğini ele aldım. "Niyet ve nazar mahiyet-i eşyayı tağyir eder" sırrınca biliriz ki bir eşyanın faydalı veya zararlı oluşu, onu kullananın niyetine ve bakış açısına bakar. Örneğin ateş faydalı bir buluştur ancak faydasının yanında zararlı yönlerini de es geçmemek gerektir. Bu noktada ise onu kullanan kişinin amacı yani yemek pişirmek için mi yoksa yangın çıkarmak için mi kullanma niyeti ve nazarı ciddi önem taşır.

Hızla tükenen ömür sermayesi içerisinde, elde edebileceğimiz gerçek kazanç arkamızda bırakabildiğimiz güzel işler ve güzel insanlardır. En tehlikeli insan, kaybedecek hiçbir şeyi kalmayandır. Öyle ki bir noktadan sonra artık başkalarının kaybetmesini kendine hedef edinir. Konumuzla alakasına gelince, teknoloji insan yaşamında çığır açan, kısa zamanda çok yol almaya vesile olan bir nimettir. Ancak yanlış kişilerin eline geçtiğinde ise kısa zamanda daha çok tahribata sebep olabilecek bir afet aracıdır. Bu yüzden teknolojinin gelişimine paralel olarak insanın ahlaki yönünün gelişimi de çok önemlidir. Özellikle son dönemde karşılaştığımız acı manzara şu ki, iş ve kariyer hayatımıza ayırdığımız vakti çocuklarımıza ve çevremize ayırmayı sıkıcı olarak görmeye başladık. Bunu aşmak için de bulduğumuz çözüm ya çocuklarımızın eline telefon, tablet verip onları kendimizden uzak tutmak ve kendimize dinlenme vakti ayırmak ya da çevremizle bir araya geldiğimiz de sohbetten ziyade sanal alemde takılmak. İşte burada farkında olmadan teknolojinin bizi sinsice ele geçirdiğini, köleleştirdiğini kabul etmek zorundayız.

Saatlerce telefon/tabletin başında vakit geçiren bir çocuk, büyüdüğünde anne babasını değil, o cihazlardaki uygulamalardan empoze edilen fikriyatı ve zikriyatı hayatına yerleştirmiş olur. Ve sâir süreçte, çocuğum sözümü dinlemiyor sitemi aslında kendi suçumuzu başkasına yüklemenin ta kendisidir.

Her genç özeldir! Bu yüzden doğumundan itibaren her daim ilgilenmek ve bu ilgi ile kişisel gelişimini kontrollü şekilde yönetmek gerekir. Aksi takdirde teknolojinin sanal dünyasına bırakılan bir çocuk, modern kölelik sisteminin bir parçası olacak ve tasvip etmediğimiz şekilde yaşam sürmeye devam edecektir. İşine gelen çevreler de adına sınırsız özgürlük diyecek, kan bağı olan evlatlarımızı bir yabancıymış gibi bize karşı kullanmayı ihmal etmeyeceklerdir.

"Hiçbir baba evladına güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakamaz"(Hadisi Şerif). O halde dünyasını imar ettiğimiz kişilerin ahlakî ve manevî dünyalarından da mesul olduğumuzu unutmayalım. Allah bizleri sadece sözle değil yaşantısıyla da örnek olabilen insanlardan eylesin.

Selam ve dua ile..

Burak TAŞ 

15 Ağustos 2022 Pazartesi

GENÇLİĞİN KIYMETİNİ BİLMEK



İnsan doğar, yaşar, büyür ve ölür. Bu hengamede en dinamik yaşanan süreç gençlik dönemidir. Tüm duyguların, heyecanların ve gücün zirve yaptığı noktada kontrolü elden bırakmamak, müspet doğrultuda hareket edebilmek önemlidir. Çünkü adı üstünde "deli-kanlı" olduğumuz bir zaman dilimi.

Gençlikte elde edilen bilgi, taşa yazı yazmak gibidir. Yaşlanınca beden ve zihin hayat serüveninde yorgun düşer ve denir ki bu dönem de elde edilen bilgi suya yazı yazmak gibidir. Yani gençken edinilen bilgi kalıcı olurken, yaş ilerledikçe öğrenmek zayıflamaya başlar. Bundan dolayı gençliğin kıymetini bilmeli, kendimiz için, ailemiz için, milletimiz için çabalamalı ve mücadele etmeliyiz.

Bir şeyin kıymeti bilinmezse, hakkıyla şükrü edâ edilmezse elden kayar gider. Kaybedilen hazinenin değerini anlamanın artık bi önemi olmadığı gibi, hebâ edilen-boşa geçirilen gençlik için yakınıp dövünmenin de bir manası yoktur. Bu yüzden her şey vaktinde anlam kazanmalı ve isti'mal edilmelidir.

Peki gençliğimizin kıymetini nasıl bilmeliyiz?

1.Ümitsizlik hastalığından kurtulmak:

Özellikle sosyal medya üzerinden oluşturulan ve reyting pastasının en büyük dilimini oluşturan korku ve endişe psikolojisinden kurtulmamız lazım. Bu güne kadar çalışan, kitap başında dirsek çürüten ve çok iyi noktalara gelmeyen kimseye şahit olmadım. Ama daha yolun başında çevrenin ve medyanın ümitsizlik empoze ettiği haberlere aldanıp pes edersek, işte o zaman kaybetmiş oluruz. Çünkü insan başarısız olunca değil, vazgeçince kaybeder.

2.Doğru insanları yoldaş edinmek:

Önümüzde duran en büyük problemlerden birisi yanlış insanlarla yol almak. Elimizde büyük bir sermaye olduğunu düşünelim ancak yanlış ortak seçmişiz. Hem sermaye yanar hem de biz. İşte gençlik de bir sermayedir. Doğru insanlarla yola çıkılmazsa yanlış işlerde ziyan olur gider. 

3.İlgi alanlarımızı ve hedeflerimizi iyi belirlemek.

Genç arkadaşlarımla yaptığım görüşmelerde edindiğim en büyük tecrübe: Aile baskısı ile karar alan arkadaşlarımızın, üniversite son sınıfa gelmelerine rağmen ne yapacaklarını hangi alanda ilerleyeceklerini bilememeleri. Çünkü severek tercih etmediler, severek okumadılar ve severek geleceği planlamıyorlar. Burada kendimden örnek vermek istiyorum. Üniversite tercihleri zamanı gelmişti. Babam beni yanına oturttu tercih kılavuzunu açtık. Sırayla bana yazdırmaya başladı. 1- Kimya mühendisliği A üniversitesi. 2-Kimya mühendisliği B üniversitesi... Kendisi kimyager olan babam, benim de kimya okumamı istiyordu ama benim ilgim elektrik-elektroniğe idi. Bunu götürüp okula onaylat demişti ve 20'ye yakın tercihin çoğunluğu kimya mühendisliği idi. Ben belgeyi ertesi gün teslim edeceğimi söylemiş işi ertelemiştim çünkü ertesi gün babam köye gidecekti ve öyle de oldu. Ben ne yaptım? Oturdum bütün tercihleri sildim ve sadece 6 tercih yazdım. Bunun ilk 4'ü de elektrik elektronik mühendisliğiydi. Netice de babamın haberi olmadı ve sonuçta da istediğim bölümü kazandım.

Varmak istediğim nokta şu: Annemiz, babamız elbette bizleri düşünüyorlar ama bazen fazla düşünüp yeteneklerimizi, ilgi alanlarımızı es geçebiliyorlar. İşte bu noktada bizim kendimiz için devreye girip, kendi kararımızı alabilecek iradeyi göstermemiz lazım. O yüzden ilgi alanlarımızı iyi tanımalı ve buna göre bir hedef belirleyip ona kilitlenmeliyiz. Yoksa "Alice Harikalar Diyarında" eserinde denildiği gibi: "Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin bir önemi yok".

4.Çalışma konusunda istikrarlı olmak:

Başarıya giden yol çok çalışmaktan geçmiyor. Evet ifadem biraz garip geldi biliyorum. Ama şuna eminim: Başarıya giden yol, düzenli ve verimli çalışmaktan geçiyor. Bu prensibi muhafaza ettikten sonra, ne kadar çok çalışırsak işte o zaman çok daha başarılı oluruz.

5.Doğru insan(lar)ı örnek almak:

Kendimizi tanımak, ilgi alanlarımızı belirlemek ve hedefimizi netleştirmek için önemli bir yardımcı da kendimize doğru insanları rehber edinebilmektir. Bu noktada araya çok parametreler girer. Örneğin, yaşamımıza rehber edineceğimiz kişinin ahlakı, insanî yönü, kişilik kalitesi ve iş hayatı bizler için önemli kıstaslardır. Bu yüzden kimin izinden gideceğinize doğru karar vermeniz lazım. Çünkü kimi sevenlerini çukura doldurur, kimisi de zirveye tırmandırır..

6.İstişareye önem vermek:

İnsan, beden ve ruh kavramlarıyla bir bütündür. Akıl ve kalp yönüyle de anlam kazanır. Aldığı ve alacağı kararlarda bu iki nokta, hayatına yön vermektedir. Ancak bazen insan içinden çıkamayacağı veya tek başına üstesinden gelemeyeceği problemlerle de karşılaşabilir. Bu ve benzeri durumları suhuletli bir şekilde atlatmada en güzel usül, doğru insanlarla yapılan istişaredir. "Akıl akıldan üstündür" hakikatince, bazen bizim göremediğimiz ince detayları gören ve düğümü çözen nice güzel insanlar vardır. Onların kıymetini bilmeli ve istişare etme fırsatını kaçırmamalıyız. 

7.Ailemizle çatışmamak:

İlk ama asla son olmayan eğiticilerimiz. Bize tahammülde, idare etmede sabırlarının sınırını zorladığımız hayatımızdaki en fedakar iki öğretmen: anne ve baba. Hiçbir anne-baba evladının kötülüğünü istemeyeceği gibi başarılarıyla da en çok onlar övünürler. Gençlik dönemimiz genelde aileler ile çatışmaların yaşandığı süreç oluyor. Daha önce bahsettiğimiz gibi, bir şeyin kıymetini kaybedince anlamanın bir önemi yok. O yüzden anne babalarımız, hem yoldaşımız, rehberimiz, istişare arkadaşımız hem de ebedi eğitimcilerimizdir. Bu yüzden, hareketli geçen gençlik dönemimiz de onları incitmek yerine desteğini almak, hedefe ulaşmada bizi daha güçlü kılacaktır.

Bu maddeleri artırmak elbette mümkün ancak temel olarak sınıflandırmak gerekirse gençliğimizin kıymetini bilmede en esaslı maddelerdir.

İnşaAllah elimizdeki gençlik nimetinin değerini kaybetmeden anlar, bu dönemi hem kendimize hem de çevremize hayırlı ve faydalı çalışmalar yaparak geçiririz.

Selam, dua ve muhabbetle..

Burak TAŞ

14 Ağustos 2022 Pazar

SAYFAYA DAİR..


Merhabalar.

Her genç/insan, içerisinde servetle kıyaslanamayacak değerleri barındırmaktadır. Gerek aileler gerekse eğitimciler olarak, yapma-etme üslubunu terk edip, onlarda var olan enerjiyi doğru işlere kanalize edebilmek bizim en temel görevimiz. Biraz suçu kendi içimizde arayıp kısıtladığımız, küstürdüğümüz bu gençlerimizin önünü açmayı, istediklerinde onlara rehberlik edebilmeyi kendim(iz)e vazife bilmeliyiz.

Bir binayı yapmak aylar hatta yıllar sürer ama yıkmak ise 15-20 saniye. Kolonlara döşenen patlayıcılarla tahribat hem kolay hem de şiddetli olmaktadır. Yani kısacası yapmak çok zor yıkmak ise çok kolaydır. İşte insan yetiştirmek de böyledir. Yıllarca emek verip yetiştirdiğiniz bir çocuğunuzu ya da öğrencinizi, yanlış bir arkadaş veya bağımlılık sebebiyle çok kısa sürede kaybetmek maalesef bu zamanda oldukça mümkündür. Bu yüzden tehlikeler ne kadar büyük boyutta ise tedbirler de o nisbette sağlam ve güçlü olmalıdır.

Sayfayı açma amacım işte burada şekillenmektedir. Az veya çok ama muhakkak bir şekilde gençlerimize ulaşabilmek, onlara dokunabilmek ve bir abi, bir eğitimci vasfıyla fayda sağlayabilmek.

Sefer bizden, netice Allah'tan..

Vazife büyük.. Zaman az.. İş çok..

Selam, dua ve muhabbetle..


TEKNOLOJİNİN SİNSİ YÖNÜ: MODERN KÖLELİK

Merhaba arkadaşlar, Bu yazımda, teknolojinin bize getirilerinin yanında bizden neler götürebileceğini ele aldım. " Niyet ve nazar mahiy...